Geçtiğimiz günlerde Fransa parlamentosu 1915 olaylarına dair Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasayı meclisten oy çoğunluğuyla geçirdi. Ancak bu olayın ardından daha bir hafta bile geçmeden Fransa’nın akil adamları bu yasanın iptali için dün Fransa Anayasa Konseyi’ne başvuruda bulundu.

Olayın Anayasa Mahkemesi’ne taşınması ilgili yasanın Fransız halkıyla bir ilgisinin olmadığı Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin seçim kampanyasının bir parçası olduğu da açıkça ortaya çıktı. Aslında ben burada yasadan ziyade başka bir konuya değinmek istiyorum. Geçtiğimiz ay yazdığımız bir yazımızda Fransa Parlamentosu’ndan bu tarz bir kararın çıkacağı ancak bizim buna direk olarak ekonomik yaptırımla karşılık vermememiz gerektiğine dikkat çekmiştik. Nitelik Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’da Türkiye’ye yatırım yapan tüm Fransız şirketlerinin Türk şirketlerinden bir farkının olmadığına dikkat çekti. Bakan yerinde ve doğru bir adım attı. Çünkü Fransız yatırımcının da kafası karışmıştı. Bir ülkeye yatırım çekmek gerçekten de çok zor ama kaybetmek çok kolay. Bizler artık büyük bir ülkeyiz. Ve dünyanın en hızlı büyüyen birkaç ülkesinden de biriyiz. Bu şartlar altında bizim yabancı yatırımcıya insanımıza istihdam sağlayan işadamlarına hem kalbimizi hem de imkânlarımızı seferber etmeliyiz. Bu olayın Sarkozy ve birkaç kötü adamının işi olduğunu kabullenmeliyiz. Aksi durumda İsrail ve Suriye’den sonra Fransa ile de papaz olunması yıldızı parlayan bir ağabey konumundaki Türkiye’ye çok yakışmayacağı kanaatindeyim.

Sayın Sarkozy bir taraftan Türkiye’yi ve bir taraftan da Türk insanını görmemeye çalışsa resmi rakamlar her şeyi gözünün içine sokuyor. Normal şartlarda Avrupa’nın resmi ekonomik rakamları Türkiye’yi pek fazla sevmez ama son açıklanan veriler biz ekonomicilerin yüreğine tabiri yerindeyse su serpti. Bu sonuç bir büyüme rakamı değil ama Türkiye’mizin yüz akı İstanbul’un geldiği noktanın bir göstergesi. Uluslararası denetleme kuruluşları Urban Land Institute (ULI) ve PricewaterhouseCoopers (PwC), 600 uzman yöneticiyle bir çalışma yaptı. Buradan Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy’e nispet olacak bir sonuç çıktı. Uzmanlar, çalışmalarında İstanbul’u dünyanın en önemli yıldızı seçti. İstanbul’umuzu sırasıyla İtalya’nın Roma, İngiltere’nin Londra ve Fransa’nın başkenti Paris takip etti. Çalışmada son dönemde borç batağına giren Yunanistan’ın başkenti Atina ise son sırada yer aldı. Bunun anlamı açık ve net. İstanbul gelecek dönemin en önemli gayrimenkul gözdesi haline gelecek. Yani yeni dönemde güzel şehir yatırımcıların en önemli kazanç kapılarından biri haline gelecek. Bunu biz söylemiyoruz. Avrupa’nın en önemli iki derecelendirme kuruluşu söylüyor. Ayrıca Emerging Trends Real Estate-2012 (Gayrimenkulde Gelişen Trendler) raporuna göre Avrupa’da 2012′ye damga vuracak kentler listesinin başında İstanbul ilk sırada. İstanbul’un özelikle yatırımcılar nezdinde bu kadar yüksek puan almasının altında şüphesiz ekonomide güçlü büyüme ile büyümede beklentinin artmış olması büyük bir rol oynuyor. Ayrıca genç nüfusunda Avrupa’nın diğer şehirlerine nispeten daha fazla olması da İstanbul’u listenin en üst sırasına yerleşmesinde etkili oldu. Bunun yanı sıra şehrimiz aynı değerlendirme içerisinde yer alan  “mevcut yatırımlar”, “yeni yatırımlar” ve “geliştirme” kategorilerinde de Londra  ,Paris ve Roma’yı geride bıraktı. İstanbul, mevcut yatırımlarda 5 puan üzerinden 3.83, yeni yatırımlarda 3.82, geliştirme kategorisinde ise 4.03 puan aldı. İstanbul’u takip eden kentler ise sırasıyla Münih, Varşova, Berlin, Stockholm oldu. Paris listede altıncı sırada yer alırken, Londra 10′uncu, Madrid ise 21′inci sırada kendine yer buldu. Avrupa’da krizin başkenti Atina ise 27 metropol arasında yaklaşık 1.6 puan ortalamasıyla son sıraya demir attı.

Mütekabiliyet Yasası Yabancıya Konut Satışı Patlatır

Bu arada son dönemde inşaatçılarımızın en fazla şikayet ettikleri konuların başında mütekabiliyet yasası geliyor. Kanunda yabancılara konutta bazı kısıtlayıcı maddeler olması yabancılara konut satışının yapılmasını engelliyordu. Raporda tüketici harcamalarındaki artış ve büyük küresel şirketlerin yatırımları en güçlü yanlar olarak İstanbul’u öne çıkardı. 600 şirket yöneticisinin yüzde 69′u İstanbul konusunda en iyimser tahminleri yaparken, kârlılığın da artacağını belirtti. Yabancıya konut satışının önünü açacak olan mütekabiliyet yasasının İstanbul’u Avrupa’da daha da öne çıkararak yıldızını daha da parlatacağına vurgu yapıldı. Bu kapsamda İstanbul’a yapılan her yatırımın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Ne demişler İstanbul’un taşı toprağı altın. Tabii ki anlayana. Bizim konuşmamıza gerek yok. Dünyanın en önemli derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin geldiği noktayı açıkça ortaya koyarken Sayın Sarkozy ve takım arkadaşlarının gözlerini kapatmalarını nasıl açıklamak gerekiyor. Öte yandan son bir cümle daha yazalım. Hem Türk şirketleri hem de Türkiye yatırımda duble yaparken Fransa’nın son birkaç yıldan beri hem değer hem de yatırımcı kaybetmesini nasıl açıklamak gerekiyor. Önemli olan sadece uyanık siyasetçi olmak değil, hem akıllı olacaksın hem de düşünceli…

www.emlakbilgisi.com