AZ | RU | TR | EN
| |
SMS İlanlar     |     Sahibinden     |     EMLAKÇILAR     |     Proje Firmaları
Bilgi Merkezi
   
  Fransız mallarını boykot yeterli mi?

Türkiye’de son birkaç haftadan beri Türkiye ile Fransa arasında yaşanan diplomatik krizini konuşuyor. Fransa Ulusal Meclisi, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifini kabul etmesi Türkiye’nin sabrını taşırdı. Türkiye’nin özelikle AB’ye üye olmasını her ortamda reddeden Fransa, kalemize bir gol daha attı. Sadece 48 vekilin oylarıyla çıkan yasa tasarısı, hem ülkede bulunan hem de ülkeye dışarıdan gelecek olan kişiler içinde bazı sorunları beraberinde barındırıyor. Şunu açıkça ortaya koymak gerekiyor ki, bu Fransa’nın sözde ‘demokratik’ imajına ciddi leke sürdü. Ancak biz konunun diplomatik ve siyasi yönlerini bırakarak ekonomik tarafına bakmamız gerekiyor. 2010 yılı rakamlarına göre Türkiye ile Fransa arasındaki ticari hacim yaklaşık olarak 11 milyar 600 milyon dolar. Dünya ekonomilerinin hala krizden çıkamadığı bir dönemde bu rakam gerçektende çok önemli. Yine devletin resmi verilerine göre; Türkiye,  Fransa’nın en fazla ihracat yaptığı 11′inci, en fazla ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında ise 16′ncı sırada yer alıyor. 2011’in ilk 10 ayı içinde de Fransa’nın Türkiye’ye yaptığı ihracat 5 milyar 693 milyon Euro olurken, Türkiye’den ithalatı ise 4 milyar 929 milyon Euro olarak kayıt altına alındı. Tabii ki iki ülke arasındaki ihracatta da 761 milyon Euro ile otomobil ve yan sanayi ilk sırada yer alıyor.

Bunu sırasıyla otomobiller, uçak ve uçak motorları, eczacılık ürünleri, plastik hammadde takip ediyor. Fransa’nın Türkiye’den ithalatında da, 1 milyar 862 milyon Euro ile yine otomobiller ilk sırada. İç giyim, beyaz eşya, Deri dışında dış giyim ürünleri, otomotiv yan sanayi, tekstil ürünleri, elektronik cihazlar da Fransa’nın Türkiye’den ithal ettiği önemli mallar arasında yer alıyor. Dün Başbakanın yaptığı açıklamaya birlikte Türkiye’nin Paris Büyükelçisinin çekilmesi başta olmak üzere bu ülkeyle askeri ve proje bazlı çalışmaların durdurulması kararı alındı. İlk etaptaki adımlar her ne kadar siyasi olarak dursa da bunun bir sonraki adımı ekonomik yaptırımlar olarak gözüküyor gibi duruyor. Ancak bu adımın atılmasından önce sürecin iyi takip edilmesi gerekiyor. Çünkü iki ülke arasında hali hazırda 11 milyar dolarlık bir ticaret hacmi var, bunun görmezden gelinmesi de söz konusu olamaz. Ayrıca meselenin bir başka boyutu ise ülkeler arasında belli dönemlerde siyasi ve diplomatik ilişkilerde kesintiler yaşanabilir. Bunu kan davasına dönüştürmeden atılacak akil adımlarla bunu çözümüne yönelik adımlar atılabilir. Öte yandan Türkiye’nin geçmişinde de bu ve benzeri bazı davranışlar oldu. Örneğin İtalya’nın Bölücü başı Abdullah Öcalan’ı koruduğu dönemde İtalyan ürünlerini boykot kararı alınmıştı. Bu süreç kısa sürdü. Ve iki ülke arasındaki ilişkiler dostane bir havaya büründü.Bu adım Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy’nin bir oyunu. Ancak biz devlet olarak daha itikatlı davranmalıyız. Ama kesinlikle de bu adımın peşini bırakmamalıyız. Ancak bu yaptırımları iş dünyasına yansıtma yanlışına düşmemeliyiz. Çünkü işadamı, paranın olduğu her yere gider ve oralara mal satar. Paranın dini, dili ırkı olmaz. Onun için iş dünyası temsilcileri daha itikatlı yaklaşmalı. Sorunun çözümü noktasında yumuşatıcı etki yapmalı. Yoksa kangren olan kolu kesmek zorunda kalabiliriz.

TOBB KENDİ ADINA BOYKOT KARARI ALAMAZ

Devletler bazında birtakım önemli kararlara imzalar atılırken, bazıları da süreçten nasıl fayda sağlarız peşinde gibi geliyor. Özelikle Fransa Ulusal Meclisi’nin görüşme kararından önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanları bu ülkeye basın ordusuyla çıkarma yaptı. Ancak basına yansıyan kareler ortada bir rezaletin olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Belki otelin yaklaşımı o şahıslara yönelik olabilir ama yapılan onlara değil, Türk heyetine yapılmış sayılır. Ayrıca ilgili şahısların uçakta düğüne gidiyor gibi açıklamalarda bulunması da hiç hoş değil. Kimi zaman ülkelerin geleneklerinde soft power (yumuşak güç) vardır. Şayet ki birileri yumuşak gücümüzü kullanmak istiyorsa böyle davranmamalı. O ülkenin iş dünyasının önemli temsilcilerini markaj altına alarak parlamenterler nezdinde lobi faaliyeti yapmalıydı. Ayrıca Türkiye’nin önemli iş dünyası temsilcileri Fransa malına karşı ‘boykot’ kararını şahsen veremezler. Bu son adım olmalıdır. Gerçi deselerde kimin umrunda. Çünkü Türkiye’de Carrefour, Gima, Dia Endi, ChampionSA, Renault, Peugeot, Citroen, Longchamps, Lancel, Louis Vuitton, Lacoste , Givenchy, Pierre Cardin, Yves Saint Laurent, Etam, René Derby, Sonia Rykiel, Cacharel, Daniel Hechter gibi Fransız markaları var. Bunu hem piyasa kaldırmaz hem de hükümet. Son bir söz. Bende Citroen marka bir araba kullanıyorum. Ben boykota ‘evet’ dediğimde zararımı kim karşılayacak. TOBB, hali hazırda bulunan milyarlarca lirasını piyasaya can vermek için kullanır mı?

 www.emlakbilgisi.com

 

Paylaş: Facebook Paylaş: Google Paylaş: Yahoo Paylaş: Mr. Wong Paylaş: Oneview Paylaş: Linkarena Paylaş: Folkd Paylaş: Digg Paylaş: Del.icio.us Paylaş: Reddit Paylaş: Jumptags Paylaş: Simpy Paylaş: StumbleUpon Paylaş: Slashdot Paylaş: Propeller Paylaş: Furl Paylaş: Spurl Paylaş: Blinklist Paylaş: Blogmarks Paylaş: Diigo Paylaş: Technorati Paylaş: Newsvine Paylaş: Blinkbits Paylaş: Ma.Gnolia Paylaş: Smarking Paylaş: Netvouz
© Copyright 2008-2011 tureml.com | | | | | |
’a ait sitesinde üçüncü kişiler tarafından girilen gayrimenkul ilanları yayınlanmaktadır.Bu sebeple sitemizde yayınlanan ilanların içeriğinin doğruluğu ve/veya ilanı girilen gayrimenkullerin kiralanması/satılması hiçbir suretle garanti edilmemektedir.ilanların eksik, yanıltıcı veya hatalı olmasından da hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Localveri Yazılım